14 Mart 2015 Cumartesi

Les Brodeuses Parisiennes Letter A from Les Grands ABC - A Harfi

Les brodeuses Parisiennes has great cross stitch patterns, they are so beautiful and neat.
You can make a lot of designs and letters with just 5 colours of threads.Meanwhile I started to use DMC threads, but no regrets =)
 
 
Les brodeuses Parisiennes harika çarpı işi örneklerine sahip, hepsi çok güzelve zarif.
Sadece 5 renk iple bir sürü desen ve harf yapabiliyorsunuz. Bu arada ben de DMC iplerine geçmek durumunda kaldım ama pişman değilim =)
 
 
 
 
I stitched letter A which is my daughter's name's initial, the DMC threads' numbers that I used are 761, 815, 304, 3832, 3833
 
Kızımın isminin baş harfi olan A figürünü yaptım, kullandığım DMC iplik noları: 761, 815, 304, 3832, 3833
 

 
 
Ladies' skirt looks just like a rose..
 
Leydinin eteği tıpkı bir güle benziyor..
 

 
This pattern is named as Le grand ABC Toile de Jouy. I used my needle as a walking stick =)
 
Bu desenin adı Le grand ABC Toile de Jouy. İğnemi baston olarak kullandım =)
 
 
This is my first french knot tryout, I watched a tutorial on youtube and made it. It is sooo easy, you should try it!
 
Bu benim ilk Fransız düğümü denemem, youtube'dan izleyerek yaptım. Çooook kolay denemelisiniz!
 

 
 

Just before back stitches..
 
İğne ardından önce..
 

 
 
 
And the happy ending! Looks so beautiful, doesn't it?
 
Ve mutlu son! Çok güzel görünüyor değil mi?
 
 
 
 
 
 

5 Şubat 2015 Perşembe

Takı kutusunda neler var?

 
Takı kutumu boyadıktan sonra dışı gibi içini de yenilemem gerektiğini düşündüm. Geçen yaz artık bu sıcaklarda örgü örmek bir nevi delilik belirtisidir diyerek kanaviçe - çarpı işi- etamin işi olarak geçen el işine heves ettim. Pinterest'te milyonlarca model var, yine de işe kitabıyla başlayayım diyerek Tuva yayıncılığın çeşit çeşit olan motif serilerinden aldım.
 
 
 
 
 
Bu son aldığım kitap, tabii yaptıkça daha bilinçli oluyorsunuz. Ben küçük motiflerden hoşlandığımı fark ettim. Yaptıklarımı kullanmak yerine de sergilemeyi tercih ediyorum. Yani havluya yastığa işlemektense pano çalışması yapıp çerçeveye almayı.
 
Böylece hem aynı motifte kalıp sıkılmıyor, yeni renklerle yeni modeller yaparak ufkumu genişletiyorum.
 
Arkadaşlarıma da yapıp hediye etmek, her el işinde olduğu gibi kanaviçede de en büyük zevkim.
 
 
  
 
Bence el işi hediye etmek en büyük jest, günlerce yapıp göz nuru döküp sonunda sahibine vermek ve yüzde oluşan gülümsemenin zevkini çıkarmak bir sonraki hediye için de güç verir insana. Öyle herkese de el işi yapılmaz bu yüzden.
 
  Kanaviçe adlı bir dergi de var, ama dergide genellikle büyük modeller var. Ben bir kez aldım ancak masa örtüsü ve yastık tarzı şeyler yapmadığım için kitap ve Pinterest modellerini tercih ediyorum.
 
Tuva yayıncılığın web sitesinden derginin tüm eski sayılar ve kanaviçe kitaplarına ulaşabilirsiniz.
 
 


 Artık her şeye erişim daha kolay internet mağazacılığı sayesinde; ne kitapçıya gidip hayal kırıklığına uğruyor ne de soğuk havada üşendiğiniz yere gitmeden yünlerinizi, iplerinizi alabiliyorsunuz.
 
 
Özellikle İstanbul dışında yaşayanlar için internet mağazacılığı büyük imkan. Gün geçtikçe gidilmez olan İstanbul trafiğinde de evinize istediğiniz ip, iğne, etamin ertesi gün geliyor.
 
Gelelim benim takı kutuma, içine ipliklerimi renklerine göre dizdim. Her çekmecesini gökkuşağı gibi yapmak istedim ki hem renkleri kolay bulayım hem de baktıkça el işi yapasım gelsin.
 
 
 
En çok renk çeşidi DMC marka iplerde ve araştırdığım kadarıyla en kalitelisi de o. Tüm dergi ve kitaplarda kullanılan renkler DMC nin renkleri ile kodlanıyor. Ancak tanesi 4 TL civarında satıldığından bana pahalı geldi. Ben de Ören Bayan marka ipleri almayı tercih ettim. Ören Bayan'ın iplerine Kürkçü Han'da 2 TL'ye ulaşabilir, renkleri de görsel tahmininize göre kullanabilirsiniz.
 
 
 
 
 
 
 Ömrümüzün tüm günleri bu iplikler kadar renkli olsun.

- Selin -

2 Şubat 2015 Pazartesi

Takı kutusu ile imtihanım

Sene 2005ti sanırım, IKEA ilk kez Türkiye'ye gelmiş, İstanbul'da Ümraniye'ye açılmıştı. Herhalde benim vizelerim ya da finallerim vardı ki annemle babam giderken ben gitmedim. Bu takı kutusunu babam almış getirip çivilerini çakmıştı. Babam 2006'da vefat etti, ben evlendim çocuğum oldu ve takı sandığım hala benimle. Babamdan yıllarca bıkmadan usanmadan kullanacağım bir hediye..
 
 
 
Bu yaz başında taş boyamaya heves etmiştim. Cunda'ya gittiğimde taş toplar boyarım diye de Eminönü'nden Sultanahmet'e çıkan yokuştan (Cağaloğlu yokuşu) akrilik boyalar ve fırçalar almıştım. Ne var ki Cunda'da yüzeyi düz, boyamaya elverişli hiç taş bulamadım. Hamile halimle yaz sıcağında evde bunalmışken hem para harcadığım boyalar boşa gitmesin hem de ben de bir ahşap boyama yapmış olayım diye babamın aldığı takı sandığını boyadım.
 
 
 
Bünyede ressamlığa yatkınlık da olduğu için boyaları kaliteli almıştım ama öğrencilerin okulda kullandığı o akrilik boya setleri ile de gayet güzel bir iş ortaya çıkabilirdi.
 
Önce beyaz renkle astar attım, çekmeceleri açmayı da ihmal etmedim, tam kurumadan kapatırsanız çekmeceler yapışıyor ve açması bayağı zorlu oluyor.
 
 
Çekmeceleri söktükten sonra istediğim renk olan turkuaza geçtim. Hani şu meşhur dekorasyon mağazalarındaki köşelerde turkuaz ortalar daha beyazımsı görünen eskitme efekti var ya
onu yapmaya çalıştım elimden geldiğince.
 
 
İlk başta fazla su koymuşum akrilik boya ile bir haşir neşirliğim olmadığından. Boyadan tasarruf edelim derken ahşap kapanmıyor, iki kere iş yapmamak için az su eklemekte fayda var.
 
 
Resimlere efekt eklemedim doğal ışıktaki halleri. Turkuaz ve beyazı aldım fırçama sağ sol gittim geldim, fırça izi önemlidir resimde. Aklıma da Karate Kid filmindeki Miyagi-san'ın "cilala parlat" taktiği gelmedi desem yalan olur. Küçükken izlediğim her filme ayrı bir saygım var nedense.
 
 
 
Sürekli gezdiğimiz o dekorasyon mağazalarında, iddialı züccaciyelerdeki klasik ve her kadının asil duracağını düşünerek bayıla bayıla aldığı gül figürü olmazsa olmazdı. Elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
 
 
Ortadaki çiçeklerin cinsi nedir bilmem ama böyle bir çiçek türü elbet doğada mevcuttur. Benim amacım en sevdiğim renkleri kullanmaktı. Soldaki üç çiçeğin dip dibe olması tamamen benim hatam ve yorgunluk belirtimdir. Sandığımdan uzun sürdü ne yalan söyleyeyim.
 
Kuş kafeste olmasaydı daha anlamlı olurdu belki ama googleda kafes ararken gördüğüm bir siluetten esinlendim. Ben ilk deneme için beğendim umarım siz de beğenmişsinizdir.
 
- Selin -
 
 


 
 

24 Ocak 2015 Cumartesi