2 Şubat 2015 Pazartesi

Takı kutusu ile imtihanım

Sene 2005ti sanırım, IKEA ilk kez Türkiye'ye gelmiş, İstanbul'da Ümraniye'ye açılmıştı. Herhalde benim vizelerim ya da finallerim vardı ki annemle babam giderken ben gitmedim. Bu takı kutusunu babam almış getirip çivilerini çakmıştı. Babam 2006'da vefat etti, ben evlendim çocuğum oldu ve takı sandığım hala benimle. Babamdan yıllarca bıkmadan usanmadan kullanacağım bir hediye..
 
 
 
Bu yaz başında taş boyamaya heves etmiştim. Cunda'ya gittiğimde taş toplar boyarım diye de Eminönü'nden Sultanahmet'e çıkan yokuştan (Cağaloğlu yokuşu) akrilik boyalar ve fırçalar almıştım. Ne var ki Cunda'da yüzeyi düz, boyamaya elverişli hiç taş bulamadım. Hamile halimle yaz sıcağında evde bunalmışken hem para harcadığım boyalar boşa gitmesin hem de ben de bir ahşap boyama yapmış olayım diye babamın aldığı takı sandığını boyadım.
 
 
 
Bünyede ressamlığa yatkınlık da olduğu için boyaları kaliteli almıştım ama öğrencilerin okulda kullandığı o akrilik boya setleri ile de gayet güzel bir iş ortaya çıkabilirdi.
 
Önce beyaz renkle astar attım, çekmeceleri açmayı da ihmal etmedim, tam kurumadan kapatırsanız çekmeceler yapışıyor ve açması bayağı zorlu oluyor.
 
 
Çekmeceleri söktükten sonra istediğim renk olan turkuaza geçtim. Hani şu meşhur dekorasyon mağazalarındaki köşelerde turkuaz ortalar daha beyazımsı görünen eskitme efekti var ya
onu yapmaya çalıştım elimden geldiğince.
 
 
İlk başta fazla su koymuşum akrilik boya ile bir haşir neşirliğim olmadığından. Boyadan tasarruf edelim derken ahşap kapanmıyor, iki kere iş yapmamak için az su eklemekte fayda var.
 
 
Resimlere efekt eklemedim doğal ışıktaki halleri. Turkuaz ve beyazı aldım fırçama sağ sol gittim geldim, fırça izi önemlidir resimde. Aklıma da Karate Kid filmindeki Miyagi-san'ın "cilala parlat" taktiği gelmedi desem yalan olur. Küçükken izlediğim her filme ayrı bir saygım var nedense.
 
 
 
Sürekli gezdiğimiz o dekorasyon mağazalarında, iddialı züccaciyelerdeki klasik ve her kadının asil duracağını düşünerek bayıla bayıla aldığı gül figürü olmazsa olmazdı. Elimden geldiğince yapmaya çalıştım.
 
 
Ortadaki çiçeklerin cinsi nedir bilmem ama böyle bir çiçek türü elbet doğada mevcuttur. Benim amacım en sevdiğim renkleri kullanmaktı. Soldaki üç çiçeğin dip dibe olması tamamen benim hatam ve yorgunluk belirtimdir. Sandığımdan uzun sürdü ne yalan söyleyeyim.
 
Kuş kafeste olmasaydı daha anlamlı olurdu belki ama googleda kafes ararken gördüğüm bir siluetten esinlendim. Ben ilk deneme için beğendim umarım siz de beğenmişsinizdir.
 
- Selin -
 
 


 
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder